the present

Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. halihazır
  2. işbu
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

be enough for the present
şimdilik yetmek Fiil
bearer of the present
işbu belge hamili
by the present
işbu belge ile
for the present
şimdilik
from the past to the present
geçmişten günümüze
from the past to the present
dünden bugüne
live in the present
gününü gün etmek, bu gün yeyip yarını düşünmemek.
to the present
yakınçağ
up to the present
şimdiye kadar
the present …
şu anki … İsim
the present age
zamane
the present case
huzurdaki dava İsim, Hukuk
the present case
somut olay İsim, Hukuk
the present case
somut vaka İsim, Hukuk
the present continuous tense
şimdiki zaman
the present time
halihazır
the present time
hal
at the present day
günümüzde Zarf
at the present rate of consumption
şimdiki tüketim oranı üzerinden
at the present time
şu anda Zarf
at the present time
şimdi Zarf
at the present time
halihazırda Zarf
bearer of the present document
işbu belge hamili
circumstances of the present case
somut olayın şartları İsim, Hukuk
in the present case
olayımızda Zarf, Hukuk
in the present case
bu durumda
in the present case
somut olayda Zarf, Hukuk
in the present instance
bu durumda, bu defa/sefer.
in the present posture of public affairs
kamu sorunlarının şimdiki halinde
in the present state of affairs
halihazır durumda
partisan of the present government
iktidardaki hükümetin yandaşı
partisan of the present government
partizanı
policy of the present government
şimdiki hükümetin politikası İsim
under the present circumstances
bugünkü şartlar altında Zarf
under the present circumstances
mevcut şartlarda Zarf
under the present circumstances
mevcut durumda Zarf
under the present circumstances
mevcut şartlar altında Zarf
under the present circumstances
bugünkü durumda Zarf
under the present circumstances
bugünkü şartlarda Zarf
be described by the others present
sipsivri kalmak Fiil
elect someone from among the members present
mevcut kişiler arasında birini seçmek Fiil
elect someone from among the members present
mevcut kişiler arasından birini seçmek Fiil
judge's duty to ensure that the parties present all relevant facts
hakimin davayı aydınlatma ödevi, hakimin davayı aydınlatma görevi, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü İsim, Hukuk
present a bold front to the world
güç bir durumu azimle karşılamak Fiil
present a check (cheque) to the bank
(US) Br bankaya çek vermek Fiil
present state of the economy
ekonominin şimdiki durumu
present the balance sheet
bilanço yu sunmak Fiil
present the balance sheet
bilançoyu sunmak Fiil
the number present
mevcut
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.